FİKİR KENTİ "nden...
4 Nisan 2008 Cuma
3 Nisan 2008 Perşembe
Fıkra : Maymun ve ölçme...
-"Yav naapo bu hayvan bilardo topumu yedi". Adam da
-"Ya o yer ,parasi neyse veririm." demis. Parayi verip çikmislar. Aradan bir hafta geçtikten sonra maymunlu eleman yine gelmis. Yine bir içki ismarlamis. Bu arada maymun da barda duran eriklere elini uzatmis. Barmende bir yandan seyrediyomus. Maymun önce erigi arkasına sokmus sonra çikarip ağzina atmis. Barmen adama dönüp
-"Bu ne yapti simdi" demis.
- Adam: "Senin su bilardo topu olayindan sonra herseyi ölçüp de yiyor."
27 Mart 2008 Perşembe
Fıkra : Nede olsa Kayseri 'li...
Gazeteye gitmiş. En ucuzundan standart bir ilan vermek istemiş.
Önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış.
"Ayşe 'yi kaybettim üzgünüm."
İlan görevlisi ilanı görünce uyarmış.
"İsterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz. 3 kelime daha hakkınız var."
Kayseri 'li "Aynı parayamı" demiş.
Görevli "Evet aynı paraya" deyince,
...
Kayseri 'li 3 kelime daha eklemiş.
"SATILIK TOYOTA VAR"
26 Mart 2008 Çarşamba
Komik Anı : Kaç Oğlum Kaç ...
Trafikteyim.
Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum.
Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum.
Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor.
Çocuk, "Herkes geçiyordu ben de geçtim" gibilerinden kendini savunuyor.
Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken...
Yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor :
"Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!"
(www.itiraf.com 'dan alıntıdır)
22 Mart 2008 Cumartesi
Komik Fotolar : Katlanmak , Trabzon usulu Gaymak... !!! , Hangisi Daha Kötü...
Melih Cevdet'e sormuşlar "evlilik nedir" diye.
Eskiden demiş, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü.
Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna "evlenmek" denirdi.
Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik "katlanmaktır" demiş."
*****
20 Mart 2008 Perşembe
19 Mart 2008 Çarşamba
18 Mart 2008 Salı
17 Mart 2008 Pazartesi
FIKRA : Saatler geri alınacakmış...
Dursun, saatlerin geri alinacagini duyunca, evdeki tüm
saatleri toplayip Saatci Temel'e gider.
- Ula Temel, saatler geri alunacakmis. Biz de evdeki
saatleri senden satin aldigimiz için sana getirdik. Bunlari geri alacaksun.
Temel kendinden emin bir sekilde:
- Oyle yagma yok. Ben de duydum ama 1 saat geri
alinacakmis. 1 tanesini alirim ama digerlerini almam.
15 Mart 2008 Cumartesi
Komik Anı : Yurdum Polisi...
Polis ortalığı yıkan anonsu patlattı:
" Yüz milyon fazla çek, ceza yazdık! "
FIKRA : Doktorluk ve dikkat... :)))
' Tipta iki sey doktorlar icin cok onemlidir. İlki insan vucudu ile ilgili hicbir sey sizin icin igrenc olmamalidir. Ornegin, der ve parmagini cesedin poposuna sokup cikartip agzina goturur. Hadi bakalim simdi sizler de ayni seyi yapiniz ! '
Ögrenciler şok icinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar ki profesor cok ciddi, istemeye istemeye hepsi sirayla kadavranin poposunu parmaklayip sonra da emerler. Ogrencilerin hepsi bu isin tadina bakip berbat bir hale gelmisken, profesor konusmasini surdurur;
'Bir doktor icin ikinci en onemli nokta gozlemdir' der ve devam eder; 'Ben kadavranin kıçına orta parmagimi soktum ama kendi agzima isaret parmagimi goturdum..Simdi bir doktor icin, dikkat etmenin ne kadar onemli oldugunu da ogrenmis bulunuyorsunuz....!
NEYMİŞ : SONUÇ OLARAK İŞİMİZİ DİKKATLİ YAPMAZSAK...... B.K 'U YERIZZZZZZZZ..
14 Mart 2008 Cuma
13 Mart 2008 Perşembe
Fıkra : Feminizm mi oda ne. ?
Dünya feministler kongresinde, Amerikan Delegesi Hanimefendi kursuye gelmis.
- 'Gecen yilin kararlarini aynen uyguladim. Eve gider gitmez kocama:
- 'Bundan sonra temiz camasir istersen kendi camasirini kendin yika. Iste makine orda..' dedim.
İlk gun birsey gormedim.İkinci gun birsey gormedim. Ucuncu gun bir baktım, makinenin basinda sadece kendi camasirlarini degil, benimkileri de yikiyor.'
Alman Delegesi soz almış. Ben de kararimiz geregince kocama:
- 'Bundan boyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulasigini kendin yika'
dedim..
Birinci gun birsey gormedim. Ikinci gun birsey gormedim. Ucuncu
gun baktim, makinenin basinda sadece kendininkileri degil, benim
bulasiklarimi da yikiyor.'
Ucuncu konusmaci bizden , feminist kardesimiz;
- 'Turkiye'ye doner donmez kararımız geregince kocamla konustum. Ona dedim ki:
-'Bundan boyle yemek yemek istiyorsan, kendin pisirmen gerekecek. İste mutfak orada..'Birinci gun birsey gormedim. İkinci gün birsey gormedim Ucuncu gun sol gozum biraz acilir gibi oldu, hafiften gormeye başladım..
12 Mart 2008 Çarşamba
Sınav Kağıdı : Hoca kesin takmış buna .... Ne güzel bulmuş sonucu. Neden 0 vermiş ki :)))))
Gönderen Ali Dogru zaman: 04:32 0 yorum
Etiketler: ilginçlikler, Komik, Komik Fotolar, yurdum insanı
Böyle bir GEYİK yok... (İsim ve Soyadı üzerine geyikler.)
Hande mi Yener,
Funda mı Arar, Hayır Seray sever.
Bu üçüne önce Nejat İşler, Sonra da Ahmet Çakar.
Bu geyik Celal'i Bayar,
Bu geyiğe dayanamayan Ferhat Göçer,
Yıllar sonra bunlar tarih olur,
O tarihi de Gönül Yazar, Mehmet Okur.
Bu mesajı 10 kişiye gönderirsen dileklerin kabul olur. Buna da ancak Kadir İnanır...
8 Mart 2008 Cumartesi
7 Mart 2008 Cuma
5 Mart 2008 Çarşamba
Ahmet Çakar : Fenerbahçe Sevilla 'yı elerse...
Veee,
Volkan 'ın Turu getiren
Penaltı kurtarışı...
27 Şubat 2008 Çarşamba
Yurdum İnsanı : Bunlar ancak bizde olur dedirten ilginç olaylar...
Erol Elmas'ın parantez yayınlarından çıkan ‘Fıkra değil Gerçek ‘ isimli derleme kitabında yurdumuzda olmuş ve gazetelere yansımış birbirinden ilginç bu olaylar anlatılıyor.
Adını ‘BMC' koydu
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar İlçesi'nde kamyon sürücüsü Mehmet Yıldız, 28 yıl önce hayalini kurup alamadığı kamyonun markasını kızına ad olarak verdi.
10 yıl önce vefat eden Yıldız'ın 1976 doğumlu kızı Bemece Ay, ‘Herhalde dünyada kamyon adı taşıyan tek kadın benim.Adımı değiştirmek için müracaatımı yapacağım' dedi. (Hürriyet Gazetesi 16.11.2004)
Veresiye WC
Kelkit ilçe merkezinde Belediye İşhanı'nın tuvalet işletmeciliğini yapan Sadullah Kurban tuvaleti kendi imkanlarıyla ayakta tutuyor. Kurban, ‘Belediye Başkan'ı bana yardım etsin.Hiç değilse temizlik malzemelerinin alımını karşılasın.Son günlerde herkes deftere yazdırmaya başladı.Altından kalkamıyorum' dedi.(Gündem Gazetesi 16.05.2005)
Hatalı önlem
Erzurum'un Boşçakmak köylüleri, dört katlı apartman büyüklüğündeki kayayı, köylerine düşmesin diye halatla bağladı. (Aksiyon Dergisi Sayı 476)
Noter kapalı
Bir Kurban Bayramı'nda paşalarımızdan biri, yakın akrabalarından birine ‘Bizim kurbanların kesilmesi için de vekalet verin'der. Büyük bir saygıyla ‘baş üstüne' deyip oradan ayrılan yakın akraba, birkaç saat gözden kaybolur. Döndüğünde ‘Efendim vekalet verecektik; ancak noterler kapalı'demiş. (Zaman Gazetesi 08.03.2005)
Tanker yanar mı
Bursa'da C.Kahraman, park halindeki tankerde mazot olup olmadığını, çakmakla kontrol etmek istedi. Alevler içinde kalan Kahraman ile E.A. (15), yaralandı. (Takvim Gazetesi 04.07.2004)
Keçi Muharrem
Soyadının açıklanmasını istemeyen 28 yaşındaki güvenlik görevlisi Muharrem K., reklam filmindeki ‘Keçi Muharrem' nedeniyle bir GSM firmasına tazminat davası açtı. Reklamdaki ‘Muharrem' adlı keçi nedeniyle alay konusu olduğunu, kendisiyle ‘Keçi Muharrem' diye dalga geçildiğini öne süren güvenlik görevlisi, Medeni Kanun'un 24 ve 25'inci maddelerine göre kişilik haklarına saldırı yapıldığı gerekçesiyle 5 milyar lira tazminat ve reklamın yayından kaldırılmasını istedi.
(Radikal Gazetesi 08.03.2005)
ilginç muhabbet
Genç adam, İstanbul'dan Ankara'ya otobüs ile giderken, Bolu dağında verilen molada hemen tuvalete koştu. Boş bir kabin bulup kendini oraya attı. Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses duydu: ‘Merhaba' dedi yandaki. Bizimki şaşkın şaşkın ‘Merhaba' diye cevap verdi. Komşusu devam etti: ‘Nasılsın?' Adamın ilk defa başına böyle bir şey geliyordu... Aynı şaşkınlıkla cevapladı: ‘Sağol, iyiyim... Sen nasılsın?' dedi.Karşı taraf; ‘Ne yapıyorsun?'. Bizimki bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği halde ne yaptığıyla neden ilgileniyordu ki? Konuyu değiştirmek ihtiyacıyla ‘Ben...' dedi, ‘İstanbul'dan gelip, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?'. Komşunun bir sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi: ‘Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor. Ben seni daha sonra ararım.' (Sabah Gazetesi 27.11.2004)
Ata hız cezası
Olay, Erzurum'da oluyor. Alper Ayber isimli genç, öğle saatlerinde, hurda yüklü at arabası ile giderken, Palandöken semti Mevlana Caddesi üzerinde, trafik ekiplerinin uyarısı üzerine, at arabasını durduruyor.
Trafik polisi, atının ‘hız sınırını aştığı' gerekçesiyle, 45.80 YTL ceza kesiyor. Şaşkına dönen sürücü ‘Bu nasıl ceza, hurda yüklü at arabası ile hız sınırını nasıl aşabilirim?' diye itiraz edecek gibi oluyor ama bakıyor ki boşuna!.. Çaresiz, cezayı ödüyor. (Hürriyet Gazetesi 26.06.2005)
SSK'da mucizeler
Hayatta olan bir SSK'lıya 5 kez otopsi yapılmış. (Yapan hastaneyi ve 5 otopsiye rağmen hala hayatta olan vatandaşı kutlamak gerek!)
Bir hasta günde 4. 303 defa muayene olmuş ve karşılığında 7, 5 milyar TL ‘ödenmiş'. (Böyle bir muayeneyi gerçekleştirme başarısını gösteren kurum, İstanbul'umuzun ‘güzide' bir üniversite hastanesi!)
Bir hastanın tam 134 kez tomografisi çekilmiş. Ve 5 milyar 528 milyon TL fatura kesilmiş. (Hasta, değil bu kadar tomografiye, vesikalık fotoğraf çekmeye bile dayanamaz. )
56 defa lavman (bağırsakların boşaltılması), 1. 204 defa iğne yaptıran, 197 defa sonda taktıran hastalar var. (‘Ne hastaymış be!' dedirtecek cinsten. Bir iğneye bile dayanamayanlara duyurulur!)
Bir hastaya sadece bir reçeteyle tam 48 milyarlık ilaç yazılmış. (Bu reçete tıp müzesine konulmalı. )
Bir kişiye tam 171 kan tahlili yapılmış. (Kansızlıktan düşüp bayılmadığı için hastayı tebrik etmek lazım! İlgili doktoru ayrıca... )
Bir başka hastanın tam 161 kalp filmi çekilmiş. (Bu kadar filmden sonra insan kalpten giderdi. )
Anne-baba yaşlı; çocuk annesini-babasını boşatıyor, kendisi de eşini boşayıp, ölmek üzere olan SSK'lı babasıyla evlendiriyor. Bir süre sonra yaşlı baba ölünce, sigortalının dul eşine de belki de 40-50 yıl hak etmediği bir maaş bağlanıyor. ( Bu ne cesaret?!)
Yazarı kitabı anlatıyor
Ben iki yıl Ustura Dergisi'nde ‘Meclis Çaycısı Tek Şeker Dursun anlatıyor' köşesini yazdım. Türkiye'de mizah yazarı olmak gerçekten çok zor. Niye? 70 milyon mizahçı var da ondan.
Adliye adalet dağıtırken, soğuk duvarların arasında insani sesler, sıcak yaklaşımlar da olur. Bu bazen bir hakim fırçası, bazen de bir sanık ifadesidir. Hukuk literatürüne halkımızın mizahi yaklaşımıdır. Mizah yapma niyeti ile değildir ama sonunda ortaya çıkan acı bir tebessüm, muzip bir yaklaşımdır.
Sağlık ciddiye alınması gereken bir meseledir. Hastaneler feryat figan,doktorlar neşterli dostlardır. Her canı yananın feryadı kendi sesince, çıkar. Kimi ağlatır bizi, kimi güldürür. Hiçbir söz, bir neşter kadar can yakamaz. Olsa olsa yumuşatır acıları ve hayatın gülen yüzüdür. Bu kitapta yer alanlar ise ince bir mizah, hayata, hastalıklara ve acılara nanik yapmaktır. /Star
25 Şubat 2008 Pazartesi
23 Şubat 2008 Cumartesi
Günün Duası Boluspor 'u deplasmana uğurlayan hocadan...
GÜLDÜREN DUA ...
"Ey rabbim, güzel insanlarla, güzel bir beldedeyiz. Değerli gözlerle, güzel sözlerle, gülen yüzlerle, senin rızana uygun hareketlerle huzurundayız. Şu anda sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, duamıza amin diyenleri iki cihanda aziz eyle yarabbi. Biraz sonra, kardeşlerimizin koltuklarına yerleşmeyi, Bolumuzdan çıkmayı, güzel bir yolculuktan sonra İstanbul'a varmayı, güzel bir yolculuktan sonra otellerine yerleşmeyi kendilerine nasip eyle. Teknik heyetimize uyanık olmayı, takımımıza güzel taktik vermeyi, sahaya güzel bir şekilde yaymayı, rakibi yenmeyi ve Bolumuza puanlarla dönmeyi, bizleri sevindirmeyi kendilerine nasip eyle yarabbi. Başta kalecimize, karşıdan gelen bütün topları doksanda dahi olsa yakalamayı, defans oyuncularımıza karşıdan gelen bütün topları kesmeyi, arkadaşlarına pas olarak atmayı, sağ ve sol açıklarımıza fırtına gibi esmeyi, santrforumuza güzel orta yapmayı, golcülerimize de doksandan golleri takmayı nasip eyle yarabbi. Yarabbel alemin, senden daha çok şey isteyeceğiz, bu isteklerimizin hepsini kabul eyle yarabbi" şeklindeki duası uğurlama törenine katılanları gülmekten kırdı geçirdi.
Maç Sonucunu Merak edenlere : Boluspor 1 - 0 kazanmış.
21 Şubat 2008 Perşembe
19 Şubat 2008 Salı
Doğru Bilgi Almanın bir yolu... (Harika yaa..)
Arayan yaşlı bir büyükanne idi. Çekingen bir sesle sordu:
- Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek biriyle görüşmem mümkün mü?
- Ben size yardımcı olayım tatlı teyzecim. Hastanın adı ve oda numarası nedir?
Büyükanne yorgun ve titrek sesiyle söyledi:
- Halime Kaya. Oda numarası 302.
- Siz birkaç dakika hatta kalın, ben hemşiresinden durumunu öğreneyim.
Birkaç dakika sonra operatör telefona geldi:
- Haberler iyi teyzecim. Hemşire bana Halime hanımın durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Tansiyonu ve kalbi çok iyiymiş ve doktoru Sami bey onu salı günü taburcu etmeyi düşünüyormuş.
- Sağolun, ne güzel haberler verdiniz. Öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım.
- Bir şey değil teyzecim. Halime hanım kızınız mı?
- Yok evladım, Halime Kaya benim... Hiçkimse bana birşey söylemiyor ki...
15 Şubat 2008 Cuma
14 Şubat 2008 Perşembe
11 Şubat 2008 Pazartesi
9 Şubat 2008 Cumartesi
PROTOKOL 'a GİRDİM DİYE SEVİNENLERİN DİKKATİNE...!!! (xxx)
- PROTOKOL dilimize eski Latince ve Yunancadan geçme bir sözcüktür.
- Daha Doğrusu "PROTO" ve "KOLOS" sözcüklerinin birleşmesinden türeme bir deyim.
- Lügat Anlamıyla "PROTO = Birinci " demektir. "KOLOS ise = G..tün" çoğuludur
- Sözlük anlamlarını birleştirdiğimizde ise "Önde Gelen G..tler" anlamı çıkıyor.
- "Kolos" sözcüğünün zamanla çoğul eki olan ( os ) deyimden atılmış.
- Geriye ise "PROTOKOL" yani " Önde gelen G..t " lafı kalmış.
- Toplum içinde yükselip Protokol e giren bazılarının zamanla " G..tünün Kalkması " da bundandır.